Algıyı şansa bırakmak ya da bırakmamak! 

Nergiz Arifoğlu

Aydınlatma sektörü heyecanımızı kaybetmememize fırsat vermeden hızla ilerliyor. Son 10 yılda standart ışık kaynağımız haline gelen LED ile gelen yaratıcı çözümler, biz tasarımcıların yeni ufuklara yelken açmasına olanak tanıyor. Her gün, yeni bir bilgiyle ya da gelişmeyle kesintisiz güncelleniyoruz. Işık tekniği ve mimari aydınlatma tasarımıyla ilgili parametreler değişmese de LED ışık kaynağının gelişmesiyle paralel deneyimlediğimiz yeni çözümler, tüm yapı sektörü paydaşlarına ezberlerini unutturuyor ve "eskiden konvansiyonel kaynaklarla bunu nasıl çözüyorduk" dedirtiyor adeta. LED, yeni bir serüven ve onun getirdikleri, gereklilikleri ve imkânları ile geleceği tasarlamaya çalışıyoruz.

Günümüzde sokaktaki insan bile ışığın sağlığını, duygularını, verimini, güvenliğini ya da tercihlerini etkilediğinin farkında. Yapay ışık yani güneş ışığı dışındaki aydınlatma çözümleri; sağlık, iletişim, psikoloji, sosyoloji, pazarlama-reklam vb. alanların vazgeçilmez bir bileşeni. Fakat her konuda olduğu gibi, hızlı ve kontrolsüz tüketimle, ışık kirliliği ve atıklar konusunda dünyayı yaşanmaz bir yere döndürme çabamız bilinçsizce tırmanıyor.

Artık yapay zekânın konuşulduğu ışık teknolojisi bu hızla ilerlerken, aydınlatma ihtiyaçlarının tasarlanması gerektiği gerçeği görmezden gelinip, ihmal edilmemeli. Bu konuda eğitilmiş tecrübeli bir tasarımcı gözü ve bu tasarımı detaylandırıp uygulayacak teknik kadro ile efektif ve bilinçli bir sonuca gidilebileceği aşikâr. İyi tasarlanmış, Ar-Ge süreci ile üretilmiş bir aydınlatma armatürü en temelde, optik ve elektronik bir cihazdır. Cihazın tüm parametrelerini ihtiyaca göre seçebilmek, doğru yerde ve zamanda, doğru etkiye ulaşmak, aydınlatma tasarımının var olma sebebi.

Bu iş kolunu icra edenler; başta belirtilen hızlı teknolojik değişime ayak uyduran, en güncel çözümleri yapılara en uygun biçimde uyarlayan ve bunu yaparken estetiği, tekniği, duyguyu, doğayı hiç elden bırakmayan yaratıcı tasarımlara imza atan, marka bağımsız, eğitimli profesyoneller, yani Mimari Aydınlatma Tasarımcılarıdır.


Aydınlatma, yapay ışığın, işlevsel ve estetik etkiler elde edebilmek için bilinçli olarak kullanılmasıdır. Yani ışığın tasarlanmasıdır. Aydınlatmanın tasarlanmasının önemi üzerine bolca konuşmamıza rağmen, halen istediğimiz bilinç düzeyine erişemediğimize tanıklık ediyoruz. Işık, fark ettirmeden yaşamımızı yönlendiren en önemli unsur. İnsan, algısının yaklaşık %80’ini gözleriyle sağlar. Algıladıklarımızın %80'ini yanlış algıladığımız düşünün, bunu nasıl şansa bırakabiliriz ki?

Günümüzde ulaştırılmak istenen mesajı, mekân algısını tasarlamaksızın şansa bırakmak bir yatırımcı için ne kadar gerçek dışı. Ancak, algıyı yönetecek ana unsur olan aydınlatma, bazen basit bir satınalma kalemine indirgenebiliyor. En zor ve en maliyetli olanın yapılmış olanı düzeltmek/değiştirmek olduğunu kabul edersek, mimari aydınlatma tasarımının da yapının olmazsa olmaz bir tasarım disiplini olduğunu kabul ederiz.


Bilim, teknik, estetik, sağlık, psikoloji vb. gibi birçok parametrenin değerlendirildiği aydınlatma tasarımı, günümüzde tesadüflere bırakılmayacak kadar kıymetli bir tasarım disiplini haline dönüşmüştür. Aydınlatma tasarımcısının projeye dahil edilmesi ile, yatırım anında ve sonrasında boşa gidecek tüm maliyet unsurları önceden yönetilmiş olur.

Hem elektrik enerjisinin verimli kullanımı sağlanır, hem yapı tasarım ve uygulama ekibinin enerjisi gereksiz yere harcanmamış olur. Kısaca, ilk andan itibaren “aydınlatma” alanında uzmanlaşmış, marka bağımsız, doğru profesyonellerden destek almayı tercih eden yatırımcılar; en güncel teknoloji ile, süreç boyunca zaman, maliyet, tüketim, yatırım, geri dönüşüm, iletişim, imaj ve birçok farklı parametreden fayda sağlamayı garanti altına alır.

Işığın, aydınlatmanın, insanların yaşamına ve duygularına olan katkısının, yapılan doğru tasarımlar ile gerçek değerine ulaşabileceğine inanıyorum. Bunun için yineliyorum “Işık Her Koşulda Tasarlanmalıdır”.